Çok Dillilik ve Disleksi

Disleksi her dilde ve tüm dünyada var olan yaygın bir öğrenme sorunudur. Ancak yaşanılan zorluklar her dilde büyük ölçüde aynı olsa da iki dilli ve disleksi olan çocuklar özel birtakım zorluklarla karşı karşıyadır.
Ebeveynlerin disleksi ve iki dillilik hakkındaki yaygın sorularının cevaplarını bu metnimizde bulabilirsiniz.

Çocuk iki dil konuştuğunda beyin farklı bir gelişme mi gösterir? Eğer öyleyse, bu okumayı nasıl etkiler?
Yeni araştırmalar, iki dilli çocuklarda beynin nasıl geliştiği konusunda küçük farklılıklar olabileceğini ileri sürmektedir. Ancak bu tartışmalı bir konudur.
Bazı uzmanlar iki dilli olmanın aslında “beyne faydası” olduğunu öngörse de pek çoğu, bunun gerçek bir avantaj yaratmadığını ya da iki dilde konuşma becerilerinin daha genel becerilere dönüştüğünü düşünmemektedir.
Aynı zamanda kimi uzmanlar, iki dil konuşmanın dislektik çocukları etkilediğine de katılmamaktadır. Öte yandan bazıları ise, iki dilli olmanın çocukların okuma sorunları ile başa çıkmalarına yardımcı olabileceğine inanmaktadır. İki dil konuşmanın çocukların okuma becerileri kazanmasını daha da zorlaştırabileceğini düşünen bir grup uzman da vardır.
Üzerinde anlaştıkları bir şey varsa o da iki dilli olmanın disleksiye bir sebep teşkil etmediği veya bunun disleksi riskini arttırmadığıdır. Yani eğer evinizde iki dil konuşuluyorsa, bunu kesmenin bir gereği yok, aksine devam etmenin önemli sosyal ve duygusal faydaları vardır.

İki dilli çocukların her iki dilde de aynı zaafları var mıdır?
Bu, araştırmaların ortaya koyduğu bir neticedir. Konuştukları dil her ne olursa olsun, dislektik insanlarda beyin gelişimi ve zayıflıklarının benzer oldukları görülmektedir. Ancak disleksiden kaynaklanan güçlükler her dilde aynı olmayabilir. Örneğin, bir çocuk İngilizce‘de, ana dilinde yaptığından daha fazla okuma hatası yapabilir. Ya da ana dilinde daha yavaş okurken İngilizce’de daha iyi olabilir.

Disleksi belirtileri iki dilli çocuklarda daha sonra ortaya çıkar mı?
Belirtiler sonradan ortaya çıkmaz. Ancak çoğu zaman, daha sonraları tespit edilirler. Öğretmenler ve hatta ebeveynler, bir çocuğun okuma konusunda sorun yaşamasını, yeni bir dil öğrenmesine bağlayabilirler. Çocuğun, okuma yaparken hem kendi ana dilinde hem de ikinci dilde zorluk çekmesi disleksi ile ilgili sağlam bir göstergedir. Ancak sadece tam bir değerlendirme yaparak bunun bir dil öğrenme problemi mi yoksa bir okuma problemi mi olduğu anlaşılacaktır.

İki dilli çocuklar disleksi için nasıl bir değerlendirmeye tabii tutulur?
İki dilli çocukları değerlendirmenin en iyi yolu, her iki dilde de disleksi testi yapmaktır. Daha sonra, değerlendiriciler bir çocuğun okumayı gerektiren işler ile ilgili olarak sadece bir dilde mi yoksa her ikisinde mi zorluk yaşadığını görebilir.
Eğer ana dili İngilizce ise, bu gerçekçi bir seçenektir. İngilizce dili okuma değerlendirmeleri genellikle Türkiye’de mevcut olup yapılmaktadır. Ancak, TÜRKİYE’de daha az konuşulan diller için bu durum söz konusu değildir. İngilizce veya Arapça konuşan çocuklar testte değerlendirileceklerdir.
Disleksi ailedeki genlerden geçme eğilimindedir. Bu yüzden değerlendirici, ailede bir okuma sorunu olan herhangi bir bireyin olup olmadığını sorarak daha yararlı bir dönüt alabilir.

Dislektik olan iki dilli çocuklar için en iyi öğretim yöntemi hangisidir?
Dislektik çocuklara okumayı öğretmenin en iyi yolu, Orton–Gillingham (OG) gibi yapılandırılmış, çok yönlü bir yaklaşımı kullanmaktan geçer.
Uzmanlar, OG’ye dayalı programların iki dilli çocuklar için kullanılması gerektiğine büyük ölçüde katılırlar. Ancak ebeveynler,‘’Disleksi olan çocukların kendi ana dillerinde okumayı öğrenmelerimi daha etkilidir yoksa okulda okuyacakları dilde mi öğrenmeliler?’’ diye merak edebilirler.
Araştırmalar her iki yönü de işaret etmektedir. Fakat sonuç olarak, asıl önemli olan, çocukların gerekli kaynaklara ve yüksek kaliteli eğitime erişebilmeleridir. Amerika Birleşik Devletleri’nde, çocuklar genellikle İngilizce bildikleri takdirde bu desteklere daha fazla erişim sağlayabilmektedirler.